ANKARA BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
SAYIN MELİH GÖKÇEK’E
AÇIK MEKTUP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek Bey, 7-8 Kasım 2005 tarihleri TV haberlerinde, Ankara’ya giriş yollarına dev Türk Büyükleri heykellerinin yaptırılacağından bahsettiniz. Bu projeye göre Ankara’nın Samsun Yolu girişine ATATÜRK, İstanbul yolu girişine FATİH SULTAN MEHMET, Konya Yolu girişine SEMAZEN, Eskişehir yolu girişine YUNUS EMRE ve NASRETTİN HOCA, vb heykeller yapılacakmış... Heyecan ve takdirle dinledik .Tebrik ederiz.
Ancak, Çankırılılar olarak bizim yolun girişine ne yapılacak diye haberleri dikkatice dinledik; ama bir bilgi öğrenemedik... Ankara’ya giriş yollarının birinin de Çankırı yolu olduğu unutulmamalıdır. Üstelik de bu yol, asla unutulmaması gereken çok önemli bir yoldur. Belki projeyi hazırlayanlar Ankara’nın bu girişine diğer Türk Büyükleri gibi, bu yolla ilgisi olan bir Türk büyüğü düşünememiş olabilir. Halbuki bizim de buraya dev heykelleri dikilmeye layık isimli ve isimsiz kahramanımız var. Kimler mi? Bu sorunun cevabını 2003 yılında yayınladığım “Leyleklerle Bulutların Sevdası” isimli manzum hikaye kitabımın “Bu Yol” bölümüyle vermek, konuyu anlatmaya fazlasıyla yetecektir:
BU YOL
Leyleklerin her yıl üzerinde uçarak Ilgaz’a geldikleri bu yol;
İlk çağlardan beri Ankara’dan Karadeniz’e giden bir yol.
Kimse zannetmesin ki bu yol, öylesine sıradan bir yol;
İstiklal Savaşı’nın bir cephe gerisindeki savaşı gördü bu yol.
İsyancı bir Ermeni Rum Pontus çetesi tarafından
Beş jandarmanın şehit edilişine tanık oldu bu yol.
Olaya yakın yerde Derbent Şehitler Anıtı’nın yanından
Ilgaz Dağının tepesine, saygıyla eğilerek tırmanır bu yol .
Ormanlarda saklanarak Samsun’dan gelen Pontus çetesinin
Kanlı ayakları eğer üzerine bassaydı, sonra utanacaktı bu yol.
Düşman ordusuna katılamadan Bolu’da yakalanan çetenin
Sağ kalanları, Kastamonu’ya getirilirken buruk sevindi bu yol.
İsyancı, katil; Rum ve Ermeni bile olsa hemen öldürmeden
Savaşta bile yargılayan Türk adaletine tanık oldu bu yol.
Kastamonu halkını Kurtuluş Savaşı’na çağırmak için giden
İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’u da gördü bu yol.
İstiklal Savaşı’nın cephelerinde Mehmetçik savaşırken,
Geride onlara cephane yetiştiren halkın savaşını gördü bu yol.
Bağımsızlığın ilacı, canlarından kıymetli cephaneyi kötülüklerden
Silahla değil, yürekleriyle koruyan dedeleri, gazileri gördü bu yol.
İnebolu Limanı’ndan alınan cephaneleri 350 km Ankara’ya
Dağ, dere, tepe aşarak götürürken asfalt değildi bu yol.
İnebolu’dan Ankara’ya kamyonla değil, kağnı arabalarıyla
Küre, Ilgaz ve Köroğlu Dağları’nın nasıl aşıldığını gördü bu yol.
İnebolulu,Küreli, Seydilerli ve bütün Kastamonulular’ın
Nöbetleşerek Ilgaz’a cephane taşıdığını gördü bu yol.
Ilgaz daha yolun yarısı, cephaneyi devralan Ilgazlının,
Çankırılı ve Kalecikliyle Ankara’ya yürüdüğünü gördü bu yol.
Düşman gemileri Karadeniz’den limanı bombalarken
İneboluların kahramanca savunmasını gördü bu yol.
Cephane yüklü kağnısıyla Kastamonu’ya yaklaşırken
Şerife Bacı’nın donarak şehit oluşunu unutamadı bu yol.
Kağnısının tekeri çamurda kırılınca Ilgazlı Ümmihan Nine
Arkadaşlarıyla mermileri omuzlayınca şaşırdı bu yol.
Cephedeki oğluna, babasına, kocasına ve kardeşine
Cephane taşıyanların ailece savaştığını gördü bu yol.
Ilgazlı hamile Yanığın Emine Abla’nın cephane taşırken
Doğurduğu bebeği, silah çuvalında uyuttuğunu gördü bu yol.
Çankırılı Ayşe ana, Fatma teyzenin kağnıları çekip, iterken
Sırtındaki bebeklerin açlıktan ağladıklarını duydu bu yol
Karda, kışta; yağmurda çamurda ve bunaltan sıcaklarda
Aylarca cephane taşıyan çok isimsiz kahramanlar gördü bu yol.
Top namlularına mermi büyük olunca, Ankara’daki fabrikalarda
İçindeki barutla patlatmadan küçültüldüğünü duydu bu yol.
Sadece yolun geçtiği yerlerdeki köylerden ve kentlerden
Değil, çevreden de gelen halkın, vatan aşkını gördü bu yol
Leylekler bilmiyor ki kederiyle düz gidemediğinden,
Düşe kalka, eğile büküle uzayıp gider bu yol.
Çok acılar gördü ama, düşman ayaklarıyla çiğnenmeden
Cumhuriyetin ilanını duydu ve mutlu sonu gördü bu yol.
Kıyafet ve Şapka devrimi için Kastamonu’ya giden
Gazi Mustafa Kemal’i nihayet gördü de şereflendi bu yol.
Yolun ucu Ankara’ya kahraman yolcularının hepsi adına
Bir heykelin, Atatürk heykelinin yanına dikildiğini gördü bu yol.
“Ne Mutlu Türküm Diyen!...” vatandaş, bu heykele süs diye bakma!
Omzunda mermi taşıyan bu kadının yürüdüğü o yol, işte bu yol.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanım Sayın Melih Gökçek Bey,
Ankara’nın Çankırı Yolu girişine şiirdeki kompozisyona uygun olarak, kağnılarla cephane taşınması olayının (kadınların Çankırı-Kastamonu mahalli kıyafetleriyle) dev heykellerini yaptırmanızı istirham ediyoruz. Yaptırınız ki,
Yıllar sonra isimsiz kahramanlarımız hatırlanmış olsun.
Yıllar sonra bir nebze vefa borcumuz ödenmiş olsun.
İstiklal savaşının nasıl kazanıldığını unutanlar hatırlasın.
Herkes birlik beraberliğin nelere kadir olduğunun ibretini alsın.
Bilindiği gibi, Ankara’nın Çankırı yolu girişi aynı zamanda, Başkentin uluslar arası hava alanından gelen protokol yoludur. Bu sebeple bu yoldan geçen yabancılar,
Türklerin bağımsızlık uğruna neler yapabileceğini görsünler.
Kağnılarla cephane taşınması mucizemize şaşırsınlar .
Türklerin sıradan bir millet olmadığını anlasınlar.
Şeytana uyup, Türklere sataşmasınlar...
Sayın Başkanım, Çankırılı ve Kastamonulular, cevabınızı merakla bekliyor:..
Saygı, sevgi ve selamlarımızla...
Öğr. Gör İsmail Çam
ÇAYASAD (Çankırılı Yazarlar ve Sanatçılar Derneği)
Yönetim Kurulu Başkanı
İsmail ÇAM