Bir kitap
Çankırılı Bir Melamî Şair ABDULLAH ÖZAY
Elimize bir kitap ulaştı, Çankırı’nın yetiştirdiği bir değerli insan hakkında hazırlanmış kapsamlı bir çalışma. Dr. Mustafa TATÇI tarafından 2004 yılında kaleme alınan eser, yazarın 1990 senesinde bir vesile ile Çankırı’da bulunduğu zamanda tanıştığı ve eserlerini inceleyip istifade ettiği Has Arap lakaplı, eğitimci, şair ve tasavvuf erbabı bir kişi, Abdullah ÖZAY’ı anlatıyor.
Merhum Özay, 1910 senesinde Çankırı’da doğmuş, 89 yaşında, 2 Ocak 1999 yılında yine Çankırı’da vefat etmiştir. 37 yıl ilkokul öğretmenliği yapan Özay, yazarın ifadesine göre “edebiyattan ve bil hassa şiir yazıp okumaktan, musikiden ve kitap istinsah (yeniden yazmak, çoğaltmak) etmekten hoşlanan, zevk-i selim sahibi mutasavvıf bir şahsiyettir.”
Kitap, Abdullah Özay’ın hayatı hakkında bilgiler verdikten sonra kendisinin hayat çizgisine yön veren üstadı Şemşi ERGÜNEŞ hakkında bilgilerler vermektedir. Has Arap tasavvufla ilgili görüşlerinin yer aldığı bölüm ise “esas olan Hak ve hakikatı bulmaktır. Hak ve hakikat birdir.” Diyor. Has arap, “1945 senesinde Çankırılı Hilmi Astarlıoğlu Efendiye intisap eder, iki sene sonra ise melâmiye mesleği denilen Muhammed Nur yolunun rehberlerinden Şemsi ERGÜNEŞ’e intisap ile tasavvuf yolunda ilerler.
Tasavvuf yolunda ilerler ancak O yine bu şehrin insanıdır, saz çalar. Bir gün üstadına sorar ve üstadı “Amma, içki meclislerinde çalacaksan yakışık olmaz” der.
Kitapta Özay’a gönderilen mektuplara da yer verilmiş olup, takip eden bölümde ise kendi eserleri hakkında bilgiler sunulmuş. Yayınlamamış dört defterde yer alan yazıları ise şiir, seyahatname şeklinde bir çalışma, Şemsi Divanının istinsahı, ve ilahilerden oluşan antolojidir.
Has Arap ismini ben ise 1996 yılında duymuştum. Bıçakçı Mehmet Amca ısrarla tanışmamızı, ziyaret etmemizi tavsiye etmişti. Hala o yılki çalışmalarımın yer aldığı defterimin arasında bir küçük kağıtta bu isim yazılıdır. Ancak geçen onca yıla rağmen tanışmak bir türlü nasip olmadı. Bugün kitabı okuduğumda gördüm ki değerli insanlardan sağlığında istifade etmek gerek.
Kitapta doğduğu evin resmide eklenmek suretiyle çalışma zenginleştirilmiştir. Yazımızı Has Arabın kitapta yer alan, Çankırı Kal’ası adlı şiirden bir dörtlüğü ile bitiriyorum.
Karatekin başımızın tacıdır
Garib gönlümüzün hem ilacıdır
Fakir Abdullah da yalvarıcıdır
Himmet ister anar Karatekin’i
Ahmet GÜLŞEN